Uzak Doğu yapımlarını izleyenler çok iyi bilir ki çoğu filmin ana noktası duygulara yoğunlaşmak ve ders vermektir. Bu yüzden de büyük bütçeler harcamadan yaşattıkları duygu yoğunluyla ilgili övgüler alır birçok yapımları. Ertuğrul 1890 da bu formata uygun bir yapım. Çekilişinin esas amacının Japonya - Türkiye dostluğunu kuvvetlendirmek ve ülke tanıtımı olsa da bunu daha önce yaşanmış iki önemli olayı hatırlatıp vefa içeren bir yolla yapmaları da mutluluk verici elbette ki.
Öncelikle cahil nesil miyiz, vefasız nesil miyiz yoksa bunları bize anlatmayanlar, hatırlatmayanlar mı suçlu bilmiyorum ama filmde işlenen iki olay hakkında da bilgim yoktu. Daha doğrusu Japonya'ya giden ve batan Ertuğrul Fırkateyni'ni duymuştum ama kapsamlı bir bilgim yoktu. Tahran'dan tahliye edilen Japonlarla ilgili ise hiçbir şey bilmiyordum. Filmin çıkacağını duyunca bu iki olay hakkında da araştırmalar yaptım, bilgiler edindim. Sırf bu nedenle bile böyle bir filmin çekilmesini takdir ediyorum. Böyle gerçeklik payı olan yapımlar daha da artar umarım. Tabii izleyiciler olarak bu yapımlara sahip çıkmalı, çok daha iyileri için yapımcıları heveslendirmeliyiz. Mükemmel bir film olduğundan değil ama sırf izlemeye değer bir film olduğundan, ilerisi için örnek teşkil edebileceğinden dolayı bile gişede başarı elde eden bir film olmasını istiyorum.
Gelelim tam olarak filmle ilgili görüşlerime. Kesinlikle beğendim. Zaten Uzak Doğu yapımlarına olan aşinalığım yüzünden ve fragmandan az çok nasıl bir şeyle karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Yanılmadım da bu tahminlerimde. Her iki ülkenin de dönemsel kültürel öğeleri işlenmeye çalışılmış. Müzikleri, eğlenceleri, sembolleri, inanışları, yardımseverlikleri, fedakarlıkları... Ha bir nebze de olsa abartı yok muydu bunlarda, elbette vardı. Fakat sonuçta belgesel değil bu, film. İzleyiciyi çekecek, duygulandıracak, ilgiyi canlı tutacak unsurlar gerek.
Bir de filmin amacı dostluk ve fedakarlığı anlatmak iken birazcık mübalağa olacak elbet. Kaldı ki ben onun bile dozunda olduğunu düşünüyorum.

Her sinemada mı böyle yoksa sadece benim gittiğim yerde mi böyleydi bilmiyorum ama dublajsız izleme imkanınız varsa öyle izleyin derim, duyguları daha iyi alacaksınız. Japon oyuncular Türk oyunculardan çok daha başarılı çünkü. Başarılarını anlamak için de mutlaka orijinal sesleri ve tonlamaları duyulmalı bence. Dublajla yapmacıklık giriyor, tuhaf oluyor işte.
Üstelik birbirlerinin dilinden anlamayan iki halk var orada ama herkes Türkçe konuşuyor gibi bir izlenim çıkıyor ortaya. Film torrent sitelerine düşünce indirip mutlaka orijinal haliyle de izleyeceğim.
Filmde Japonları daha çok görmek isterdim ayrıca. Büyük bir kısmı Türklere ait olmuş. Bir de Tahran kısmı sarmadı beni. Zaten çok az yer verilmiş, onun da filmin sonuna geldik zaten çabuk olalım da bitsin der gibi bir hali vardı.
Bir de fragmanı izleyip görsel efektler çok iyi; tabii Yönetmen Japon, adamlar yapar düşüncesinde olan kişilerin yorumlarını gördüm çok. Öncelikle Japonlar anime dışında film ve dizi sektöründe pek de iyi sayılmazlar. Dünyada övülen kaç Japon filmi var ki? Yani bu konuda sanıldığı kadar süper bir şey beklemek doğru değil . Fakat bizden çok daha iyi oldukları kesin ve bu filmin de efektleri güzeldi bence.

Bunun dışında yok Osmanlı övgüsü, yok din ağırlıklı, yok Akp kokusu içeriyor gibi saçma düşünceler içeren yorumlara aldanmayın, itibar etmeyin. Zaten yönetmen de senarist de Japon. Kalkıp Japon adama bizim dinimizi anlattıracak değiliz. Sırf Cumhurbaşkanı destek verdi, Başbakan galaya katıldı diye izlemeyeceğim diyen kişiler gördüm. Yazık gerçekten...
Filmdeki tek amaç Türk ve Japon milletini övüp dostluğu pekiştirmek, yaşanmış ve arka planda unutulmaya yüz tutmuş iki olayı hatırlatmak. Haa ben Türk milleti ya da Japon milleti övgüsü izlemek istemiyorum diyorsanız orası size kalmış ama siyasi görüş nedeniyle filme yazık etmeyin derim.
Tekrar edeceğim; film kusursuz değil ama izlenmeye değer. 2 saat nasıl geçti anlamadım, sıkılmadım, izlemekten zevk aldım, az da olsa güldüm, duygulandım...
Geçen hafta gittiğim sözde süper Amerikan yapımından aldığım (aslında alamadığım) zevkin katbekat fazlasını aldım. Arada böyle şeylere ihtiyacımız var gerçekten. İnsan olmayı iyice unuttuğumuz şu günlerde 2 saati biraz olsun dostluğu, insanlığı hatırlayarak geçirmek bizlere iyi gelecektir. Tavsiye edilir...
Fragman