19 Nisan 2016 Salı

Ru guo · Ai // Perhaps Love (2005)

Şöyle güzelinden aşk konulu bir film ararken yolum nasıl olduysa bu filme düştü.
Günlük hayatta müziğe çok düşkün olmasam da izlediğim yapımlarda bol müzik olması, müzik konusunun işlenmesi hep hoşuma giderdi. Bu filmin de müzikal olduğunu ve güzel bir aşk hikayesini anlattığı yorumlarını görünce hemen izleme listemin başlarına çektim.

Sanırım gerçek anlamda izlediğim ilk müzikal film bu oldu. İlginç ama hoş bir deneyim oldu benim için. Fazla şarkı dinlemeyen, dinlediklerini de şarkı sözlerinin anlamına göre seçen biri olarak; olayların ve duyguların şarkılarla anlatılması, şarkılar aracılığıyla hissettirilmeye çalışılması çok hoşuma gitti benim. Danslar, kıyafetler, efektler, ortam sarıp sarmaladı beni. Filmin kış ortamında geçiyor olması ise benim gibi kar ve kış aşığı biri için artı bir özellikti. Zaman zaman ağırlaşan hikaye akışına rağmen filmden hiç kopmadım. Filmde aynı hikayeye iki kez ama farklı bir şekilde bakıyoruz aslında. Birinde geçmişte yaşanmış ve yarım kalmış bir aşkı izlerken, diğerinde geçmişte kalan o aşkın kahramanlarının 10 yıl sonra tekrar karşılaşıp bir filmde birlikte rol almasıyla yeniden alevlenen aşklarını izliyoruz. Kısacası film içinde bir film daha var.
Geçmişteki anılarla, çekilen filmdeki sahnelerin birbiriyle iç içe girerek işlenmesi yer yer kafamızı karıştırır gibi oluyor. Fakat bu bağı çözebilmek adına daha dikkatlice filme odaklanıyoruz. Ayrıca geçmişle şimdiki zaman arasındaki o gidiş-geliş sayesinde karakterleri tanıyıp iç dünyalarına inebiliyoruz. Bir filmde aradığım en önemli nokta da duyguları hissedebilmek olduğundan bu durum beni oldukça memnun etti.
Oyuncular arasında çok sevdiğim oyunculardan biri olan Ji Jin Hee'nin olduğunu fark etmemiştim. İlk sahnede onu görmek hoş bir sürpriz oldu benim için. Az ama öz rolüyle yakışmıştı filme.
Çin ve Hong Kong yapımlarına uzak olduğum için diğer oyuncuları ilk kez izlemiş oldum ama hepsini de beğendim. Özellikle de esas oğlan rolündeki Takeshi Kaneshiro'ya hayran kalmamak elde değildi.
Filmin finali beklenmedik oldu benim için. Farklı bekledim ama buruk bir final oldu... Düşündükçe ise olabilecek en mantıklı sondu belki de dedirtti. Film bütünüyle etkileyici bir etki bıraktı bende. Şarkı sözleri çok hoş ve anlamlıydı. Tekrar o şarkı ve dans sahnelerini izleme isteği duyuyorum. Belki vakit bulduğum bir zaman ikinci postayı yaparım.

Filmin verdiği mesaj ise acı ama gerçekti. İnsanoğlunun acı gerçeği...
Filmin sonunda buruk bir şekilde aldığımız o mesaj filme başlarken de şu anlamlı repliklerle veriliyor bize:

"Hayat bir film gibidir.
Herkes kendi filminde başrol oynar.
Bazıları, başkasının filminde onunla baş rolü paylaştığını zanneder.
Ama gerçekte, sadece bir yardımcı oyuncudur.
Belki de sadece küçük bir rolü vardır.
Veya daha kötüsü, oynadığı sahneler çıkartılmış olabilir.
Bunu sadece o bilmiyordur."
Fragman

14 Nisan 2016 Perşembe

Signal // Sinyal (2016)

VAY BE!!!!
Evet, kocaman bir "vay be" ile başlamak yaraşır bu diziye. tvN kanalının son zamanlarda çıkardığı başarılı ve orijinal dizilerden sık sık bahseder eder olduk malum. Reply serisi, Misaeng, Twenty Again dizileri ise benim başlıca sevdiklerimden. İşte bunları bile solda sıfırda bırakan son dizi Signal oldu. Zaten aldığı reyting, yorumlar ve 2. sezonu dile getirtecek kadar kendinden söz ettirmesi de böyle düşünen tek kişinin ben olmadığımı kanıtlar nitelikte.
Öncelikle dizi hem konusu, hem türü, hem de oyuncuları bakımından tam benlikti. Diziyi, daha önce Memories of Murder filmi ve yine bir tvN dizisi olan Gap Dong'u izlemiş biri olarak bu yapımlarda da işlenen Kore'de gerçekten yaşanmış ve faili meçhul olarak kalan gerçek bir seri cinayet davasının bu dizide de işleneceğini öğrendiğimde daha yayınlanmaya başlamadan izleme listeme almıştım zaten.
Signal, geçmiş ile günümüz arasında iki dedektifin bir telsiz aracılığıyla birbirine gönderdikleri sinyallerle faili meçhul kalmış davaların çözümü için uğraşmalarını konu ediniyor. Tabii ki olay bununla sınırlı değil. Kahramanlarımız bu davaların peşinde koşarken olaylar arasındaki bağlantıları, birbirleriyle bilmedikleri kader ortaklıklarını, farkında olarak ya da olmayarak karşılıklı olarak hayatlarına nasıl etki ettiklerini de izliyoruz.
Hemen hemen her olayın bağlantılı olması, yıllar arasındaki geçişin ayrıntıların atlanmadan başarılı bir şekilde sunuluyor olması ve oyuncuların başarılı performansı diziyi ilk bölümden son bölüme kadar bir saniye bile göz kırpmadan izlememizi sağlıyor. Film tadındaki bölümleri izlemeye başlamanızla bitirmeniz bir oluyor adeta.
Dizide geçiş bölümü dedirtecek bir bölüm bile yok. Senarist ana konuya gelişi yavaş yavaş ama özenle işlemiş. Her olayı, merakı ve heyecanı kaybettirmeden mantığımıza oturtabilir bir şekilde sonlandırıp aklımızdaki soruların cevabını vermeyi başarmış. Alkışın büyüğünü hak ettiğine şüphe yok.
Böyle ağır konulu dizileri bu kadar akıcı şekilde, izleyici hikayeden koparmayıp sıkmadan ve anlaşılabilir şekilde işlemek zordur. Bunu başaran kurgu da azdır gerçekten. Bu da benim gibi türü sevenler için sıkıntı olmasa da türe ilgi duymayanları birçok güzel diziden uzak kalmasına neden olmuştur. Fakat Signal herkese hitap edecek, bir şekilde kendine çekecektir diye tahmin ediyorum.

 Dizideki üç ana karakterin de çok başarılı yansıtıldığını, duygu aktarımlarının kusursuzca yapıldığını düşünüyorum. Geçmişle günümüz arasındaki o geçişler oyuncuların da katkısıyla oldukça etkili bir şekilde sunulmuş. Hele ki diziyi izleyenlerin favorisi haline gelen "Lee Jae Han" karakterine bir vurgu yapmazsam ayıp olur zaten. Kendisini daha önce birçok yapımda izlemiş ve çok beğenmiş olduğum, hatta Tree With Deep Roots dizisindeki Moo Hyul karakteriyle aklımda kalıcı olarak yer etmiş olan Jo Jin Woong bu dizideki Lee Jae Han karakteriyle kariyerinin zirvesine ulaştı bence. Sanki oyuncu değil de gerçekten o kişiydi. Öyle doğal, öyle içten, öyle gerçekçi... Ağlaması, gözlerinin dolması, öfkelenmesi, üzülmesi, adaletsizliğe karşı duruşu... Gerçekten böyle insanlara hasret olduğumuzdan mıdır bilemem ama herkesin hayranlık duyduğu, bir noktadan sonra diziyi en çok da onun için izlediği bir karakter oldu.

Yine çok sevdiğim ve başarılı bulduğum genç yeteneklerden Lee Je Hoon da canlandırdığı Park Hae Young karakterinin hakkını vermişti dizide. Kafasının karışıklığı, hataların düzeltilmesi için elinden geleni yapması, abisinin davasında gerçek suçluyu bulma çabası, ağlaması, üzülmesi, Lee Jae Han'ı kurtarma uğraşları... her birini yaparken olayları gerçekten yaşamış gibi inandırıcıydı.
Kim Hye Soo'yu ise ilk bölümlerde biraz yadırgasam da sonraları ona da ısındım ve çok beğendim. Özellikle geçmişteki sahneleri çok hoşuma gitti. Son bölümlere doğru ise o da etkileyici bir performans ortaya koydu.
Üç oyuncunun da karakterine bürünüp, olabilecek en samimi şekilde karakterleri bize sunduğu fikrindeyim ben. Senarist kadar bu üçlü de kocaman bir alkışı hak etti.
Diziyle ilgili tek olumsuz eleştirim faili meçhul davalar ekibindeki diğer iki dedektifin biraz geri planda kalmış olması olur. Onları biraz daha olayların içinde görmek isterdim, çok etkisiz kalmışlar.
Finale gelirsek... finale tam final diyemiyorum aslında. Finali izlemeden önce 2. sezon söylentilerini okuduğumdan mı, son bölümün gerçekten ikinci sezon olacakmış gibi bitirilmesinden mi yoksa diziyi çok sevdiğim ve hiç bitmesin diye düşündüğümden mi bilmem ama hâlâ izlediğim son bölümün final bölümü olduğunu kabullenemedim. Sanki yarın yeni bölüm gelecek ben de açıp izleyecekmiş havasındayım.
Evet finalde olaylar güzel toparlandı, bağlantılar güzel kuruldu, aklımızdaki birçok soru cevabını buldu ama hani bir de 2. sezona açık kapı bıraktı ya ben de aynen öyle açık bıraktım bu dizinin son bölümünü. Her an devamı gelecekmiş gibi...
E tabii ki her güzel şeyin sonu olduğu gibi bu diziye de şimdilik son vermiş olduk. Tadı hâlâ damağımda, düşünceleri aklımda, oyuncuların halleri gözlerimde kalmış durumda. Şimdiden özledim diziyi. yerine izleyecek aynı etkiyi yapacak yeni bir dizi bulmak zor olacak. Çaresizce 2. sezon çıksın diye beklemekten başka elden bir şey gelmiyor. Neyse ki oyuncular da senarist de 2. sezon için olumlu sinyaller verdi bize.
Sonuç olarak izlemeyi düşünüyorsanız vakit kaybetmeyin. Düşünmüyorsanız da an itibariyle düşünmeye başlayın derim. Şiddetle tavsiye ettiğim, izlemezseniz yazık olur dediğim nadir yapımlardan oldu.
Dizinin müzikleri de çok hoştu. Fragman niyetine en sevdiğim ost eşliğinde bir video ekleyip, gidip biraz daha dizinin bitmesinin yasını tutayım ben...