19 Mayıs 2012 Cumartesi

"Giant" 1. Kısım

Şimdi bahsedeceğim diziyi birkaç bölümde anlatmayı düşünüyorum. Çünkü bu dizi öyle bir iki kelimeyle geçiştirilemeyecek adı gibi "Kocaman" bir dizi. "Giant".

"Giant / Jaieonteu"


Konu :


...altın dediğin bir aileyi parçalamak için yeterlidir!

"Giant" 1970'li yıllarda yaşayan üç kardeşin büyümelerini ve intikam peşinde olmalarını anlatır. Derin üzüntü yaşayan Lee Gang Mo, ufak kardeşi Lee Mi Joo ve ağabeyleri Lee Sung Mo...

Babasının öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte yaşadıkları evden kaçan Lee Gang Mo, annesini, kardeşini ve ağabeyini kaybeder. Daha sonra Hwang Tae Seob tarafından büyütülür ve onun kızına aşık olur.

Babasının ölümünden Hwang Tae Seob'un sorumlu olduğunu öğrendiğinde ise Lee Gang Mo & Hwang Jung Yeon'un ilişkisinin arasına intikam isteği girer.

Bölüm Sayısı : 60

1. Kısım

Lee Bum Soo - Lee Gang Mo


Lee Gang Mo karakteri herkesin hayalini kurduğu bir karakter. Onun gibi bir sevenim olsun, onun gibi bir abim olsun, onun gibi bir patronum olsun, onun gibi bir dostum olsun, onun gibi ... aklınıza gelebilecek bir her şeyim olsun işte.


Yeri gelince dünyanın en anlayışlı insanı, en tutkulu aşığı... Yeri gelince tuttuğunu kopartan, aklına koyduğunu yapan yıkılmaz bir iş adamı... Yeri geldiğinde fedakar, sevgi dolu bir abi-kardeş...
Yeri geldiğinde kötülerin karşısında yılmadan, başı dik duran cesur bir doğruluk abidesi...


Lee Gang Mo'yu tanıdıktan sonra her kurduğum cümleye "Bir Gang Mo'm yok ki..." diye başlar oldum.


Bu arada bu karakteri canlandıran hayranı olduğum  Lee Bum Soo'yu es geçmemek gerek. Başka bir oyuncu Gang Mo'yu böyle güzel yansıtamazdı. Oyunculukta Kore sektöründe üstüne tanınabilecek çok az oyuncu vardır bence. Zaten ülkesinde de çok seviliyor. Bugüne kadar oynadığı yapımların kalitesi tartışılmaz bile. Her türlü mimiği, duygusu, anı hissettirmesi bakımından bulunabilecek en iyi oyuncu.


Gang Mo'yu kelimelerle anlatmak imkansız izlemek gerek...


Park Jin Hee - Hwang Jung Yeon


Jung Yeon, bugüne kadar gördüğüm en sadık, tutkulu aşık...
Vefakar evlat, başarılı iş kadını, doğrularından vazgeçmeyen cesur bir karakter.
Sevgisini de, aşkını da, öfkesini de, mutluluğunu da böylesine izleyice aktarabilen nadir karaterlerden biri. 
Sabırla aşkının, amaçlarının arkasında durup bildiği yoldan şaşmaması insanı kendine hayran bırakan bir karakter.
Her yanından asalet akarken, her cümlesindeki, her hareketindeki kararlığı, inancı izleyiciyi kendine hayran bırakıyor.
Elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen, sakar, pısırık, beceriksiz, kararsız ve başkalarının yönlendirmesiyle hayatlarına devam eden sıradan zayıf bayan karakterlerin aksine herkesi kendine hayran bırakan keşke onun gibi olsam denilebilecek bir karakter.

Park Sang Min - Lee Sung Mo


Sung Mo oppa, bu dizideki kelimelerle tarif edemeyeceğim kadar sevdiğim karakter. Nasıl bir karakterdi o öyle... Hala yerine birini koyamadım...
Öyle bir abi, öyle bir evlat, öyle bir dost...
Ne desem tüm kelimeler boş kalıyor.
Sanki benim abimdi... Sanki benim için uğraşıyordu...
Fedakarlığın böylesini görmek çok zor. Bu fedakarlıkta zerre kadar samimiyetsizlik, şüphe ve kararsızlık yoktu. Ömrünü bir şeye adamak böyle bir şeydi...
Kardeşlerinin kılına bile bir zarar geldiğinde öfkeden, üzüntüden titreyen bu adamı nasıl unuturum.
Kardeşleriyle beraberkenki mutluluğu, sımsıcak ses tonuyla onların üzerine titremesi, onları sahiplenmesi, onlar için tüm hayatını gözünü kırpmadan feda etmesi...
Hala içimi sızlatıyor. Ona olan hayranlığımın ifadesi yoktur.
İzlenmeli... Başka tarifi yok... 

Joo Sang Wook - Jo Min Woo


Min Woo... Bir karaktere hem bu kadar kızıp hem de aynı oranda sempati beslemek çok zor olsa gerek.
Uçlarda duran bir karakterdi. Ya deli gibi aşık, ya öfkeli bir rakip ya şefkatli bir adam...
Fakat bir gerçek var ki zil zurna aşık...
Yakışıklı, karizmatik, başarılı, anlayışlı, sevgi dolu...
Bir o kadar da öfkeli, kibirli, kendini beğenmiş... 
Yetişme tarzını düşününce vicdanıyla, olmak istediği gerçek kişiyle hayatı boyunca ona aşılanıp öğretilenler arasında sıkışmış çaresiz biri.
Bu çelişkiler içerisinde deli gibi aşık olup, sonra aşkı, ailesi ve baş düşmanı arasında kalınca yaşadığı duygu karmaşası gerçekten izlenmeye değer.
Aşkı gözlerinden okunurken, güldüğünde içinize harika bir bahar esintisi yayılırken, ağladığında kalbiniz titreşirken ona hayran kalmamak mümkün değil.


Hwang Jung Eum - Lee Mi Joo


Mi Ju... Dizinin sevgi pıtırcığı. Tüm olumsuzluklara rağmen etrafındakileri mutlu etmeye çalışan Polyana misali sevimli mi sevimli bir kız. Gelin görün ki o da dizideki her karakter gibi çok acı çekiyor.
Sevimli bir kız kardeş, masum duygularla dolu bir aşık, tüm insanlara karşı şefkatli saf bir kız.
Küçüklüğünden beri hayali olan şarkıcı olma yolunda hayatın getirdiği tüm engellere karşı başarıyla yürüdü.
Yaşadığı büyük aşkın hayatını daha da zorlaştırmasına rağmen hiçbir zaman yaşama sevincini yitirmeyen, acısını dışa vurmayan, insanları mutsuz etmek istemeyen güçlü bir kız.
Etrafına neşe saçarken, gizlice ağladığında içinizi burkan bu karakter de dizinin vazgeçilmezlerinden biri.
Mi Ju karakterini canlandıran Hwang Jung Eum ise oyunculuk konusunda çok başarılı biri. Bu rolü de o kadar güzel canlandırdı ki tam ona biçilmiş bir kaftandı sanki.

Jung Bo Suk - Jo Pil Yeon


Jo Pilyeon... Dizinin tartışmasız en başarılı oyuncusu ve karakteri. 
Aslında illa öyle adlandırmak gerekiyorsa dizinin kötü karakteri. Fakat beni kendine bu denli hayran bırakan, ayakta alkışlamak isteyeceğim bir kötü karakterdi.


Amaçları uğrana yürüdüğü yolda bir saniye bile tereddüt etmeyen biri. Yaptığı her işin hakkını veren, en ince ayrıntısına kadar planlayan, insanı kendine hayran bırakan bir adam.
Karşısındaki insanı çok iyi tahlil edebilen, ne istediğini çok iyi bilen, herkesi otoritesi altına alan biri.


Hani vardır ya sözde kötü karakterler, saçma sapan bir şey yaparlar bir iki olaydan sonra foyası ortaya çıkar batar gider. İşte Jo Pilyeon tam tersi. Sırtı kolay kolay yere gelmeyecek, acemice hatalar yapmayacak biri.
Attığı şuh kahkahalarla kendine olan güvenini bir an bile yitirmediğini gösterirken sizin de aynı kahkahaları atasınız geliyor.
Bir Jo Pilyeon daha gelir mi acaba dizi/film piyasasına...

Lee Duk Hwa - Hwang Tae Sub


Hwang Tae Sub, kendi adıma tarafsız olduğum bir karakterdi. Ne çok sevdim ne çok kızdım. Yine de baş kahramanımız Gang Mo'ya yaptığı yardımları es geçemeyiz.



60 bölümlük bir dizi olduğu için bol bol karakter var ama başlıca oyuncularımız bunlar.

Hep söylerim, Koreli çocuk oyuncular büyüklerinden bile güzel işler çıkartıyor. Bu dizide de ilk 9 bölüm onları izledik ve bir an bile artık büyüsünler demedim. O kadar harika bir oyunculuk sergilediler...


Yeo Jin Goo - Kang Mo  ve  Nam Ji Hyun - Jung Yeon ve 
Kim Soo Hyun - Sung Mo


Yayınlandığı dönem reyting rekorları kırdı, merak edenler reytinlere buradan bakabilir.


Kısa fragman:



Dizinin açılış video:

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Önümüzdeki Günlerde...


Kore'de şu anda yayınlanan üç popüler dizinin bitmesinin ardından malumunuz üç büyük kanal yine birbirlerine rakip yeni etkileyici üç dizi daha yayına sokacak. Kısaca şu an yayınlanan üç diziye bir bakalım.

"Jeokdoeui Namja --> The Equator Man"


Türü: Melodrama
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: KBS

Dizi diğer iki popüler diziyle aynı anda yayına girdi, ilk bölümlerde diğer iki diziden düşük reyting alsa da Koreliler beni yine yanıltmayıp "Adamlar diziden anlıyor yahu." tezimi çürütmeyerek şimdilerde dizinin reytinglerini iyice yükselttiler. Diğer iki diziyi de izleyen biri olarak diyebilirim ki bu diziye bu reyting bile az...
Reytinler için tıklayın.
Dizi, en yakın arkadaşının ihanetine uğrayan bir adamın iş dünyasında yükselip intikamını alma arzusu üzerine kurulu. Gerek oyunculuk gerek müzik gerek senaryo gerekse de çekim kalitesiyle insanı psikolojik olarak içine çeken her bölümü sinema tadında bir dizi.
Bu arada Uhm Tae Woong'un başarılı oyunculuğu es geçmemek gerek.

"Oktab Bang Wangseja --> Rooftop Prince"


Türü: Fantastik, Komedi, Romantik
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: SBS

Dizi 300 yıl öncesinden günümüze gelip tek başına yaşayan esas kızın çatı katına düşen bir kral ve 3 yaveriyle gayet eğlenceli bir şekilde başlıyor. Onların modern günümüze alışması, sudan çıkmış balık modunda etrafta dolanmaları gerçekten yer yer kahkahalar atmanıza neden oluyor. Daha sonrasında araya giren aşk unsuruyla dizi esas konusuna yöneliyor.
Orta dereceli reytinglerle başlayıp bir ara yükselip diğer iki diziyi geçse de Koreliler yine benim gibi düşünüp ilerleyen bölümlerde senaristin saçmalamalarına daha fazla dayanamayıp hak etmediği reytingleri geri almışlar. Şu sıralar bu üç dizi sıralamasında 2. sırada. Merak edenler reytingler için tıklayın.

"Deokingtuheocheu --> The King 2 Hearts"


Türü: Romantik
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: MBC

Diğer iki diziyle aynı ayda yayına girip daha ilk bölümlerden çok yüksek reytingler alıp birinci sıraya yerleşen bu dizinin türüne kara mizah da diyebiliriz. Dizi, Kuzey ve Güney Koreli subayların bir araya gelerek ülkeler arası bir yarışmaya katılacak olmalarıyla başlıyor. Kuzeyli bir bayan subayla Güney'in Veliaht Prensi de bu subayların arasındadır. Durum birbirlerine zıt bu iki kişinin evliliğine kadar gelince işler biraz daha karışır.

İlk bölümlerde reytingleri yüksek olsa da diğer dizilerin ezici gücüne fazla dayanayan dizi şu sıralar bu üçü arasında en düşük reytingi alan dizi. Konu olarak biraz ağır olmasının etkisi de olabilir bu düşüşte... Yine de güzel bir dizi bence. Biraz değişik türde şeyler de izlemek lazım.
Meraklılar reytingler için tıklayın.


Şimdi gelelim bu diziler bitince yerlerine geçecek olanlara. Şahsen ilk izlenimlerim üçünün de birbirinden güzel olacağı yönünde. Şimdiden meraklandım.

"Bridal Mask/Gaksital" 


Türü: Aksiyon, Romantik
Bölüm Sayısı: 24
Yayınlandığı Kanal: KBS

Gaksital 1930'lu yıllarda Japon işgali altındaki Kore'yi anlatan ünlü bir manhwa'dır. Kahramanımız Lee Kang-to'ya taktığı maskeden dolayı Gaksital denmektedirler. Bu maskeyi takarak ailesini öldüren Japonlardan intikam alma peşine düşer.

İşin içine tarih girdimi dizilere olan ilgi katsayım hayli hayli yükseliyor. Gerek konusu, gerek fragmanıyla çoktan ilgimi çekti bu dizi.
The Equator Man'in ardından yayına girecek.

"Ghost/Phantom" 

Türü: Suç, Gerilim
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: SBS


Kim Woo-Hyun (So Ji Sub) üst düzey bir polis memurunun tek oğludur. Woo-Hyun polis akademisine birinci sırada girer ve birinci sırada akademiden mezun olur. Bir dedektif olarak, o da siber soruşturma departmanına katılır. Kim Woo Hyun işkolik ve güçlü bir liderdir. Kim Woo Hyun'a karşı birde 'Ki Young' adlı bir karakter vardır. Woo-Hyun sonra siber dünya içinde olanların sakladıkları sırları ortaya çıkarmak için çalışır.


Bu dizi gerek konusuyla, gerek fragmanıyla beni etkilemiş olsa da takip edecek olmamın gerçek sebebinin So Si Jub olduğunu inkar edecek değilim. So Ji Sub dedin mi akan sular duruyor benim için...
Rooftop Prince'in ardından yayına girecek.

"Dr. Jin"

Türü: Tarihi, Tıbbi, Fantastik
Bölüm Sayısı: 24
Yayınlandığı Kanal: MBC

Bu dizi 2009 yılında Japonya'da çekilen aynı adlı dizinin Kore versiyonu olacak.


Açıkçası Japon versiyonun izleyip çok beğenmiş biri olarak bu diziyi izleyerek orjinalinin büyüsünü bozmama taraftarıydım. Hem konu olarak biliyorum artık diye düşünüyordum. Fakat son anda kadroya dahil olan Lee Beom Soo'yu görünce tüm düşüncelerim alt üst oldu.
So Ji Sub için akan sular duruyorsa Lee Beom Soo için akan okyanuslar bile durabilir. Uğruna çiğ tavuk yemeğe bile razı olunabilecekken bu dizi izlenmez mi hiç?


Bu arada dizinin konusu şöyle: Başarılı doktorumuz bir anda kendini 1860 yılında bulur. Burada hem oradaki insanları iyileştirip tıbbı ilerletmeye hem de geleceği değiştirip sevdiği kadını kurtarmaya çalışır.
Japon versiyonu kadar başarılı olursa bence izlemek için bir saniye bile beklememek lazım.

Şimdi bize kalan bu üç diziyi sabırla bekleyip aralarındaki reyting savaşından hangisinin galip geleceğine bakmak... İtiraf ediyorum ben Kore'de olsam kesinlikle karar veremezdim hangisini izleyeceğime. Gerçekten artık bu üç kanal başarılı diziler çıkartıp sıkı bir reyting yarışına girip izleyicileri de zor durumda bırakmayı adet edinmiş. 
Gönlüm Korelilerin birkaç bölüm izledikten sonra hak edene hak ettiği reytingi vereceğine fazlasıyla inanıyor.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

"MIANHADA, SARANGHANDA"


"Kore dramalarının olmazsa olmazı olan diziden bahsedeceğim şimdi.
Benim Kore dizilerine bağlanmamda en etkili rolü bu dizi oynamıştır.
İzleyeli neredeyse 4 sene oldu ama hala etkisi gitmedi.
İtiraf ediyorum iki kez baştan sona izledim.


"Mianhada, saranghanda"

"Özür Dilerim Ama Seni Seviyorum"







Tür: Drama, Romantik 






Bölüm Sayisi: 16 
Yayinlandigi Kanal: KBS 
Yil: 2004 
Yönetmen: Lee Hyung Min
Senaryo: Lee Kyung Hee 

Oyuncular:
Cha Moo-hyukSo Ji-sub
Song Eun-chaeIm Soo-jung
Choi Yoon (singer): Jung Kyung-ho
Kang Min-jooSuh Ji Young
Oh Dul-hee : Lee Hye-young







Hikaye Avustralya'da başlar. Kore'den evlatlık olarak oraya gönderilmiş ve orada sokak serserisi olarak yetişmiş insanlarla röportaj yapılıyordur. Herkes annesinden kendisini terk ettiği için nefret ediyorken bizim esas oğlanımız Cha  Moo Hyuk tam tersine düşünüyordur...

"Eminim onun da sebepleri vardır.
Beni terk etmesi ona da epey koymuş olmalı.
Bilirsiniz, öyle yoksuldu ki beni besleyemedi bile.
İyi bir hayatım olsun diye benden vazgeçti.
Annemi bulup ona elbiseler, güzel yiyecekler, ve lüks bir ev alacağım.
Bekle beni, anne!"

Bu düşüncelerde olan esas Moo Hyuk'un sevdiği bir kız vardır ama kız bir mafya babasıyla evlenmeye karar verir. Düğünü basıp sevgilisini kaçırmak isteyen Moo Hyuk kafasından vurulur. Kurşunu çıkartamazlar ve kısa süre sonra ölebileceği söylenir. Sevdiği kız ona para onu verip Kore'ye yollar.
Kore'ye gelip araştırma yapan Moo Hyuk önce gerizekalı bir ikizi olduğunu öğrenir. Sonra annesinin yaşadığı yeri öğrenir ama annesi diğer oğluyla beklediğinin aksine çok zengin ve mutlu bir hayat sürmektedir.
Moo Hyuk annesinin neden onları bıraktığını öğrenmek için onları izlemeye koyulur ve bu sırada daha önce Avustralya'da gördüğü evin çalışanı Eun Chae ile karşılaşır.






Moo Hyuk onu çöp gibi sokağa atan annesinden intikam almak için uğraşırken Eun Chae ile birbirlerine aşık olurlar. Öyle ki Moo Hyuk bu kızla olursa tüm nefretini bile unutmaya razıdır.

Moo Hyuk:
"Tanrım… Gerçekten varsan sana bu sözü veriyorum.
Kalan günlerimde Eun Chae’nin yanımda olmasına izin verirsen…
Kalan günlerimi bu kadınla geçirme fırsatını verirsen bana… 
Daha çok üzerime yüklenmezsen…
Her şeye bir son vereceğim...
Kinimi, öfkemi bir kenara atacağım ve huzur içinde öleceğim.."

Sevdiği kız onunlayken her şeye razıdır.





Moo Hyuk:
"Gitme.
Gitme, Eun Chae.
Sana ayak bağı olmam, gitme..."

Gelin görün ki işler hiç de bizim aşıkların istediği gibi gitmez.
Moo Hyuk'un nefreti yaşanan olaylarla yeniden alevlenir ve intikam hırsıyle yeniden tutuşmaya başlar.

Yine de Eun Chae'ya olan sevgisi içini yakmaya devam eder.
Moo Hyuk:
"Taş kafa. Eun Chae.
Keşke seni tüm gece sırtımda taşısam.
Benimle gelmek ister misin?
Benimle gelirsen çok mutlu olurum.
Seni sırtımda taşırken ölsem keşke..."

Fakat Moo Hyuk'un öleceğinden ve ev sahibesinin oğlu olduğundan bihaber Eun Chae, evin şımarık oğlu Yune ile Moo Hyuk arasında gidip gelir. Moo Hyuk'u sevse de şartlar bir türlü bu iki aşığı birleştirmez...

Annesinin oğlu Yune'yı kurtarmak için kendisini kullandığını anlayan Mu Hyuk iyice deliye döner ve Yune için deli olan annesinin kendisini sokağa atmış olması fikri canını çok yakar. Artık sabrının sonuna gelip kapı arkasından annesine isyan eder...

Moo Hyuk:
"İstediğin bu muydu?
İstediğin şey kalbim miydi?
Ben de...
Ben de senin evladınım.
Aynı Yune gibi!
Beni sen doğurdun.
Beni bu dünyaya sen getirdin!
Ben de senin kanındanım.
Ben de senin oğlunum!
Ben de... senin... oğlunum.
Oğlun... 
Ben de senin oğlunum!"




Sonrasında ise Eun Chae her şeyi öğrenir.
Unutulmaz repliklerin olduğu harika sahneler de beraberinde gelir.

Song Eun-chae: 
"Duyduğuma göre dünyada en acınacak insanlar hiç hatıraları olmayanlarmış.
Eğer çok güzel bir hatıram olsaydı sanırım hayatım boyunca o hatıraya minnet duyar, mutlu olurdum…"

Song Eun-chae:
"Benden kaçtığını biliyorum.
Beni yaralamak, incitmek istemiyorsun…
Sen gittikten sonra nasıl üstesinden geleceğimi merak ediyorsun.
Ama bilmediğin bir şey var.
Geride kalanlar bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar.
Ölen, öldüğüyle kalıyor. 
Geride kalanlar bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar.
Hem ben bir taş kafayım.
Çabucak unuturum.
Pek zeki sayılmam.
Muhtemelen her şeyi bir ay içinde unutmuş olurum.
Bir ay boyunca kalbim kırık dökük dolaşırım.
Ama bir ay sonra, arkadaşlarımla çıkmaya ve eğlenmeye başlarım.
Komik bir şeyler gördüğümde kahkahalar atarım.
Sonra kendimi toparlarım.
Yani benim için üzülmene gerek yok."

Moo Hyuk:
"Bana acıma. Hayır lafımı geri alıyorum.
Bana acımalısın. 
Sevgi ve merhamet göstermelisin. Şefkate ihtiyacım var. 
Song Eun-chae: Sen hiç de acınacak bir durumda değilsin.
İçinde kocaman bir sevgi barındırıyorsun.
Sana ihanet eden kadın için kurşun yemeyi göze alacak kadar…
Kocaman bir sevgi…
Sen bir zavallı olamazsın…"

Eun Chae:
"Yarın yine geleceğim.
Ertesi gün de geleceğim ve ondan sonraki gün de.
Sana bakmaktan usanıncaya kadar geleceğim, bayım.
Senden tiksininceye kadar geri geleceğim.
Onun için benden gitmemi isteme.
Asıl bunu yapamam işte.
Yune'nin emriyle gelmek... Senin emrinle gitmek...
Dilediğiniz gibi itip kakacağınız biri değilim ben.
Benim de istediğim şeyler var...
Sahip olmak istediğim şeyler...
Yapmak istediğim şeyler...
Ne kadar çok denesem de, inkar edemeyeceğim şeyler var.
Ben de sizin gibi duyguları olan bir insanım.
Bunu bilmiyordunuz, değil mi?
Benim de sizler gibi bir insan olabileceğimi. 
Seni seviyorum. 
Seni seviyorum. 
Seni seviyorum..."

Moo Hyuk:
"Geri gelmemeliydim.
Doğduğumda çöp gibi atılmıştım.
Çöp gibi de yaşamalıydım ve çöp gibi de usulca yok olmalıydım.
Hiç kimseyi rahatsız etmeden."

Moo Hyuk: 
"Anne…
Eğer dünyaya bir daha gelirsem yine oğlun olarak doğacağım
ve iyi bir evlat olacağım, benimle gurur duyacaksın.
Seni seviyorum, anne. Seni sevmediğim bir tek an bile olmadı.
Anne… Beni doğurduğun için çok teşekkür ederim."




Song Eun-chae:
"Hayatımda bir kerecik olsun, kendimi düşünüp,
kendim için yaşayacağım.
Bu suçsa, seve seve cezamı çekmeye razıyım. "

Moo Hyuk:
"Taş kafa, özür dilerim... Seni seviyorum..."



Bu da dizinin unutulmaz şarkısı "Snow Flower":




8 Mayıs 2012 Salı

"Lapland" Ne mi?

Kar Kraliçesinin yaşadığı yer...

Bütün seneler boyunca harikalar diyarının kuzey bölümünde beyaz kıvılcımlar
saçan bir yerdeydi. Lapland'de.
Kar Kraliçesinin sarayı... O en derin, en soğuk yerdedir.
Duvarlar ışıldayan kardan yapılmıştır.
Pencerelerin soğuk sert rüzgarlardan yapıldığı sarayda kar kraliçesi, dünyanın tüm sıcağından soyutlanmış olarak tek başına donar.

O dünyanın en zarif insanıdır ama aynı zamanda en yalnız kişisidir...





6 Mayıs 2012 Pazar

Road Number One

Road Number One
"Bir Numaralı Yol"


So Ji Sub (Lee Jang Woo)
Kim Ha Neul (Kim Soo Yeon)
Yoon Kye Sang (Shin Tae Ho)
Choi Min Soo (Yoon Sam Soo)
Son Chang Min (Oh Jong Ki)

Vizyon Tarihi: 23 Haziran 2010 ~ 26 Ağustos 2010


İzleyeceğim dizinin içinde aşk olsun, aile olsun, dostluk olsun mu diyorsunuz? Yoksa bana aksiyon lazım mı diyenlerdensiniz? Ya da yeri gelsin tebessüm ettirsin yeri gelsin ağlatsın mı diyorsunuz? Üstüne bir de harika oyunculuk, görüntü kalitesi ve büyüleyici müzikler mi istiyorsunuz? İşte üretim bütçesi yaklaşık 10 milyon won olan bu dizide tüm bunlar mevcut.


Baş kahramanımız oynadığı her dizi ve filmde oyunculuğunu konuşturan, rolüne büründüğü karaktere gerçekten oymuşcasına can verip bütünleşen, derin bakışlarıyla ağladığında içinizi titreten, sizde derin izler bırakan oyunculuğundaki tartışmasız başarısıyla Lee Jang Woo rolündeki So Ji Sub'tur.

Bundan yaklaşık 60 yıl önce insanların daha tankın bile ne olduğunu bilmedikleri bir zamanda babasının hizmetçilik yaptığı evin kızına aşık olan Lee Jang Woo ömrünü sadece bir şeye adamıştır. Hayatı boyunca sevdiği kız Kim Su Yeon'la beraber olup onun resimlerini çizmek...



Kim Su Yeon ise doktor olup hastalarını iyileştirirken sevdiği adamla beraber olmaktan başka bir şey istemiyordur. 


Babası iflas edip de okul taksitlerini ödeyemez hale gelince sevdiği adam gözünü bile kırpmadan para kazanabilmek uğruna gönüllü olarak askere gider. Giderken de Su Yeon'a hayatta kalıp karahindiba çiçekleri açtığında geri geleceğine söz verir. Ama kısa bir süre sonra öldüğüne dair ordudan bir mektup gelir.

Kim Su Yeon sevdiği adam olmadan yaşayamayacağını düşünüp canına kıymaya karar verdiği sırada orduda teğmen olan Shin Tae Ho onu yeniden hayata bağlar ve iki yıl kalbine girmek için uğraştıktan sonra onu evliliğe razı eder. Düğün günlerinin arifesinde ölü sanılan Lee Jang Woo geri döner ve sevdiği kızın evleneceğini duyunca çılgına döner. Kim Su Yeon şimdi iki erkek arasında kalmıştır ve ikisi de onun kimi seçeceğini sabırsızlıkla bekler. Tam bu sırada savaş patlak verir ve asıl hikaye başlar.



Lee Jang Woo'nun tek amacı sevdiği kızı alıp kaçmak, sadece onunla beraber olabilmektir. Ama savaşın acı yüzü bu isteğe izin vermez.
Kim Su Yeon Kuzey yanlısı hasta abisiyle Kuzey'e gider. Aynı kadını seven bu iki adam ise şimdi orduda aynı safta düşmana karşı savaşırken Kim Su Yeon'a ulaşmaya çalışırlar.



Bu iki ezeli rakip düşmana karşı birlik olacak mı?
Su Yeon'u bulduklarında bu kadın kimi seçecek?
Savaşta kim ölecek kim kalacak?

Gözyaşı, hasret, kan, ayrılık, tutku, entrika, dostluk....
Her bölüm sonunda büyük bir heyecan....



Etkileyici müzikleri, ses efektleriyle sizi kendine çeken, görüntü kalitesiyle sanki gerçekten oradaymışsınız hissi veren, oyuncuların sanki gerçekten yaşıyormuşçasına canlandırdığı rollere kendinizi kaptıracağınız bu dizide gerçekten bir adam bir kadını, bir kadında bir adamı böyle sevebilir mi demekten kendinizi alamayacaksınız...


Siz olsanız sevdiğiniz kişi uğruna bırakın dostlarınızı ailenizi, vatanınızı bile hiçe sayıp feda etmeyi göze alır mısınız?

Ya da bir doktor olsanız tedavi ettiğiniz her düşman askerinin gidip sevdiğiniz adamı öldürebileceğini bile bile onları kurtarır mıydınız?



Ve yahut da sevdiğiniz kişinin gözlerinizin önünde vurulduğunu ve yaşama şansının olmadığını gördüğünüz halde sırf "Yaşamalıyız! Yaşayalım ve tekrar görüşelim." diye sözleştiniz diye herkes onun öldüğünü söylese de "Bana söz verdi biliyorum yaşıyor." diyerek ümidinizi sonuna kadar sürdürüp onu bulmaya çalışmaya devam edebilir misiniz?

"Jang Woo, beni böyle hatırla. Gözlerinde usulca sakla ki yolunu asla kaybetmeyesin ve geri dönebilesin.
Benim için endişelenme. Ne olursa olsun yaşayacağım ve sen dönene kadar bekleyeceğim.
Bu defa sonuna kadar sana inanacağım. Bu yüzden kesinlikle bana dönmelisin."


Kız kardeşini bulacağı günü sabırsızlıkla bekleyen bir abi kendi silahından çıkan kurşunla onu vurursa ne hisseder?

Güvenip kaçmasına yardım ettiği çoçukluk arkadaşının çok sevdiği komutanını vuran bir asker ne hisseder?

Sevdiği kadına güvenip önemli bir planı anlattığı için başarısız olan ve birçok kişinin ölmesine sebep olan bir asker ne hisseder?


Savaşta gördüğünüz bir çocuğa annen nerede dediğiniz zaman parmağıyla gökyüzünü, baban nerede dediğiniz zamansa toprağı gösteren bir çocuk görürseniz siz ne hissedersiniz?

Görmeye bile tahammül edemediğiniz, kendinize rakip olarak görüp nefret ettiğiniz kişinin bir gün en güvendiğiniz, uğruna tüm hayallerinizi feda edebileceğiniz bir dostunuz olacağını söyleseler inanır mısınız?

Hiç kimseyi öldürmemişken onlarca kişiyi öldürmek, gözlerinizin önünde sevdiğiniz, sırt sırta verdiğiniz insanlar ölürken elinizden hiçbir şeyin gelmemesi... Eviniz, aileniz sadece bir tepe ötedeyken yanlarına gidememeniz... Yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğiniz sevdiklerinize kavuşma düşüncesi... ve sizi her an takip eden ölümün soğuk nefesi...
Kalbiniz bu kadar acıya dayanabilir mi?


Ne hale geldiklerini görmekten korktukları için aynaya hatta sudaki aksine bile bakmaya cesareti kalmayan insanların yürek burkan halini izlerken savaşın hiç de masum olmayan yüzüne şahit olacaksınız.



İzlerken elinizde tuttuğunuz çayın varlığını unutup soğuduğunu fark edemeyecek kadar kendinizden geçmek, yarı açık kalan ağzınızın kuruyup yorulduğunu zar zor anlayıp göz yaşlarınız akarken yutkunmayı akıl edemeyecek kadar kendinizi kaptırmak istiyorsanız bu diziyi kaçırmayın derim.

İzlemedikçe özleyeceğiniz, gözyaşlarınıza hakim olmak istemeyeceğiniz, acıyı iliklerinize kadar hissedeceğiz harika bir yapım sizi bekliyor.



İşte kısa bir fragman:

Bu da dizinin OST'lerinden bir tanesi:


Dizinin Türkçe altyazılı olarak indirme linkleri:
http://www.yeppudaa.com/showthread.php?t=7635

Dizinin müzikleri:
http://www.yeppudaa.com/showthread.php?t=9713

Altyazı takip:
http://www.sarangni.info/mov/9000827/road-number-one.html