27 Haziran 2013 Perşembe

The Master's Sun / 2013

Uzun bir zamandır So Ji Sub'un yeni yapımını bekliyordum. Sonunda bu kez beni memnun edeceğini düşündüğüm bir rolle karşımıza çıkacağını öğrendim.
Dizi yaklaşık bir ay sonra yayına girecek ve ben hem izlemek hem de çevirisini yapmak için sabırsızlıkla bekliyorum.
Dizinin senaristleri, yönetmeni ve oyuncuları şimdiden beni heyecanlandırmaya yetti bile.
Başarılı yapımları ile kendilerinden sık sık söz ettiren Hong Jung-Eun, Hong Mi-Ran yani Hong kardeşlerin senaristliğini yapacağı dizinin yönetmenliğini ise Jin Hyeok yapacak.

Hong kardeşleri daha önce Big, The Greatest Love , My Girlfriend is a Gumiho , You're Beautiful , Hong Gil Dong yapımlarından biliyoruz. Dizilerden Big hariç hepsini izledim ve çok beğendim hepsini. Hele The Greatest Love ve Hong Gil Dong benim için efsanedir. :) Big'de biraz hayal kırıklığı yaşattıklarını duydum ama izlemediğim için yorum yapamayacağım o konuda. Hem bir kezcik de olur diyerek The Master's Sun'ı büyük umutlarla beklemeye devam ediyorum.

Yönetmen Jin Hyeok ise yine daha önce beğenilerek izlenen City Hunter, Prosecutor Princess, Shining Inheritance ve On Air dizilerinden tanıyoruz. Onun da iyi işler başaracağına eminim.
 

Oyunculara gelince So Ji Sub baş aktörüm zaten. Onun için dizinin ilgimi çektiğini düşünürsek çok da üzerinde yorum yapmama gerek yok. Sadece sanırım oynayacağı ilk komedi tarzı yapım olacak. Nasıl bir performas sergileceğini merakla bekliyorum. Yıllardır dram, savaş, dövüş, intikam gibi konular dışında bir yapımda oynasın diye bekliyorduk sabırsızlıkla.

Bayan oyuncu olarak da daha önce birçok yapımda izlediğim ve oyunculuğunu çok doğal ve başarılı bulduğum Gong Hyo Jin'i izleyeceğiz. Dizide hayaletleri görebilen, sulugözlü birini canlandıracakmış sanırım.

Dizinin 20 bölüm olması, Temmuz ayının sonunda başlaması ve Çarşamba-Perşembe 21:55 kuşağında yer alması bekleniyor.

Genel olarak konu şöyle:
Korku ve komedi öğelerinin birlikte harmanlandığı hikaye hayaletleri görebilen bir kadın ve onu korumaya çalışan bir adamın etrafında dönüyor.
So Ji Sub cimri, açgözlü, kibirli, tüm insani ilişkileri parayla ölçen Yönetici Joo Joong Won rolünü canlandıracak.
Gong Hyo Jin ise bir kazadan sonra hayaletleri görmeye başlayan, bu yüzden de uykusuzluk sorunu çeken kasvetli ve sulugözlü asistan Tae Gong Shil karakterini oynayacak.

Son olarak da 1. ve 2. bölümün genel özeti olduğu söylenen şu bilgiyi de paylaşıp bir aylık uzun bekleyişimize geçelim diyorum.

Bu arada bol bol spoiler içeriyor bu özet bilginize. :)

Bayan Tae Gong Shil bir kazada ailesini kaybettikten sonra hayaletleri görmeye başlar.
Her gece değişik hayaletler gelip ondan sorunlarını çözmelerini isterler. Bayan Tae de onlardan kurtulmak için isteklerini yerine getirmek zorunda kalır.
Gece boyunca uyuyamadığı için de tüm günü uyuklayarak geçirir.

Bayan Tae, bir gece karanlık bir sokakta bir araçla karşılaşır. Bu Bay Joo'nun arabasıdır.
Arabada Bay Joo'nun yanında uzun zaman önce ölen kız arkadaşının hayaletini de görür.

Tae ilginç bir şey fark eder. Ne zaman Bay Joo'nun bedenine dokunsa etrafındaki tüm hayaletler yok olur!
Bay Joo onun uyumasını sağlayabilecek adamdır.
(Bu sokak sahnesi So Ji Sub'un ilk çekimi. Bu nedenle 1. bölümde ağırlıklı olarak Bayan Tae'nin çeşitli hayaletlerin isteklerini yerine getirmesini izleyeceğiz.)

Bay Joo, büyük bir alışveriş merkezinin yöneticisidir. Popüler bir futbolcu ve ünlü bir bayan oyuncunun düğün törenini alışveriş merkezinde düzenlemek için uğraşmaktadır.
AVM'nin reklamı adına çok iyi bir şans olacaktır bu ama Bayan Tae'nin bazı eylemleri sonucunda düğün iptal edilir.
Bay Joo çok sinirlenir ve Bayan Tae'yi suçlamak için gece evine gider. Uykusu olan ama uyuyamayan Bayan Tae dışarı çıktp onu görünce der ki: "Ah, sensin. İçeri gel de birlikte uyuyalım. Yalnızca senin yanında uyuyabiliyorum."
Bay Joo: "Görünüşüm ve param yüzünden beni aceleye getiren bir sürü kızla tanıştım ama kokmuş saçlarıyla beni ayartmaya çalışan ilk kız sensin."

Tüm konu ve özet çevirileri bana aittir.
Artık merakla daha fazla bilginin gelmesini beklemekten başka çare yok.

Bir diğer oyuncuyu da ekleyeyim istedim.
Kang Woo rolünde oynayacak Seo In Guk.

Bir asker olan Kang Woo 2000'li yılların ortalarında Irak'ta görev yapan Güney Kore ordusu, Zaytun Bölüğü'nde yer almıştır.
Savaşın kötü yüzüne tanık olmuştur. Askerden terhis olduktan sonra ise Joo Joong Won'un yöneticisi olduğu "Kingdom" adlı alışveriş merkezinde çalışmaya başlamış ve güvenlikten sorumlu baş kişi olmuştur.
Aynı anda hem kaba ve erkeksi hem de yumuşak bir karakteri canlandıracak oyuncu, anladığım kadarıyla sert görünüşünün altında yufka bir yürek taşıyan bir karakteri canlandıracak.

Son Model Pilavlı Omlet

Efendim daha önceki omletlerimle ilgili;
"Şekli kayık!"
"Senden ev hanımı olmaz."
"Tipi bir şeye benzememiş." tarzında ismi lazım değil baş harfi cangemo'dan eleştiriler alınca son yaptığım pilavlı omletimi de paylaşıp el becerimi göstermek istedim. :):)

Bu kez evde ketçap olmayınca üstü boş kaldı ama şeklinin yeterince iyi olduğunu düşünüyorum.
Umarım beğenirsiniz artık. :)
Afiyet, bal, şeker oldu bana. :)



10 Haziran 2013 Pazartesi

Birth Secret / 2013

Secret of the Birth / Birth Secret
Uzun zamandır hem vakit sıkıntısından hem de bana hakkında bir şeyler yazma isteği uyandıran bir yapıma pek rastlamamamdan dolayı olacak ki buradan biraz uzak kaldım.

Sonunda yazmaya değer gördüğüm ve o isteği içimde uyandıran ilginç bir yapımla karşılaşmamın haklı gururunu yaşıyorum. Öncelikle bu diğer klişe dizilerden farklı diziye hak ettiği reyting değerini sağlamayan Kore halkını kın kın kınayarak tepkimi ortaya koyuyorum. Genelde Koreliler reyting konusunda beni pek yanıltmazlardı ama bazen de cidden şaşırtıyorlar beni.

Koyu bir Sung Yuri hayranı olduğumu belirtmek istiyorum en başta. Kore'de Soo Ae, Sung Yuri ve Kim Seon A dendi mi bende akan sular duruyor. Başka sevdiğim bayan oyuncular olsa da bu üçünün bende yaşattığı duygular başkadır. Hangi rolde olurlarsa olsunlar gerek oyunculukları, gerek dış görünüşleri, gerekse ses tonlarıyla beni benden aldıklarını itiraf etmem gerekir. Birçok diziyi oppalar adına izleyip önüne gelen bayan oyuncuyu sevdiği erkek aktöre yakıştırmayıp bayan oyuncuları yerden yere vuran izleyicilerin aksine birçok diziyi bayan oyuncular için izlediğim bir gerçek. Çünkü benim için dış görünüşten ziyade oyunculuk ve senaryonun kalitesi daha ön planda oluyor.
Çok güzel dizileri kalitesiz oyuncular yüzünden izlemekten soğuduğum gibi çok sıradan dizileri de kaliteli oyuncular nedeniyle ayıla bayıla izlemem mümkündür yani.

Birth Secret'a gelince benim adıma hem değişik bir senaryo, hem de oyuncular olarak yeterince iyi.
Daha ilk bölümden farkını hissettiriyor. Fakat talihsiz bir şekilde diğer dizilerin gölgesinden kalmış.
Birçok farklı ülkeden izleyici yorumlarına baktığımda herkesin benim gibi hayretle bu güzel dizinin neden geri planda kaldığına anlam veremediğini gördüm. İşin Türkiye ayağından bahsetmiyorum zaten.
Maalesef Türk izleyici kitlesinin bir diziyi beğenmesi için "Oppa"larının olması gerekiyor o dizide.
Eğer kendilerince yakışıklı dedikleri yeni yetme, oyunculuğu berbat, kız kılıklı oppa yoksa bir dizide senaryosu ne kadar iyi olursa olsun, oyuncular ne kadar yetenekli olursa olsun o dizi arka planda kalmaya mahkumdur.
Fakat bir de benim gibi derinden ve sessiz bir biçimde böyle yapımları sahiplenen bir kitle var arka planda. Sayımız az olsa da yine de birçok diziyi hak ettiği yere taşımak için fazlasıyla uğraştığımız bir gerçek.
Ne yazık ki bu dizi o kitlenin de gözünden kaçmış gibi duruyor.
Bunun nedeni de sanırım şu sıralar yayınlanan dizilerin ciddi anlamda güzel olmasından kaynaklı.
Vaktim olsa ben de her birini izlemeyi düşünürdüm neredeyse, o derece ilgi çekici yapımlar var.
Durum böyle olunca seçme yapmaya sıra geldi mi diğer diziler ağır gelmiş anlaşılan.

Bir de şunu da söylemeliyim ki baş roldeki adamı ben bile ilk kez izliyorum. Ben bile diyorum çünkü izlediğim Uzakdoğu yapımlarının sayısı 200'e dayandı. Bunların bir tanesinde bile yan rolde dahi yer almamış olması ise oyuncunun çok da popüler olmadığını düşündürdü bana. Diziyi izleyince kendisini çok beğensem de benim gibi düşünen ve Sung Yuri hayranlığı benim gibi tavan yapmamış kişilerin diziyi bir kenara atmış olmaları kuvvetle muhtemel.
Sonradan yaptığım araştırmaya göre ise adam Kore'de çok seviliyormuş. Hatta bu diziden önceki projesi 56 bölümlük bir aile dizisiymiş ve ilk bölümünden son bölümüne kadar reytinglerde birinciliğini korumuş. Ortalama %30 reytingi olan dizi son bölümlerde %49'lara merdiven dayamış hatta. Dizinin adı ise "You Who Rolled In Unexpectedly".
Yoo Jun Sang'ın sesi de fena değilmiş ve o dizi için bir de OST seslendirmiş.
Neysecime gelelim dizimizin genel tanıtımına:

Yönetmen: Kim Jong Hyuk
Yazar: Kim Kyu Wan 
Kanal: SBS 
Bölüm: 20 
Yayın Tarihi: 27 Nisan 2013- 
Yayın Günleri: Cumartesi - Pazar 

Konusu: Hafıza kaybı nedeniyle hayatının son 10 yılını 
hatırlayamayan dahi bir kadın ve onun için her şeyi yapmaya hazır eşinin hikayesi.

Oyuncular
Sung Yu Ri --> Jung Yi Hyun 

Yoo Jun Sang --> Hong Gyung Doo

Kal So Won -->  Hae Deum

Lee Jin --> Lee Sun Young

Kim Young Kwang --> Park Soo Chang

Han Sang Jin --> Choi Ki Tae

Kim So Hyun --> Genç Yi Hyun

Dizi henüz tamamlanmadı ama izlediğim kısım benim için yeterliydi. Kalan bölümlerini de büyük bir zevkle izleyeceğime eminim. Sung Yuri her zamanki gibi çok güzel. Dizideki giyimine de yine hayran kaldım.

Başrol erkek oyuncumuza gelince canlandırdığı karakter fazlasıyla saf ve temiz kalpli biri. Bu nedenle bazen kızma isteğimiz oluşsa da açıkçası ben ona çok üzüldüm. Yoo Jun Sang'ı ilk kez izlesem de kendisini çok sevdim ben. Nedendir bilmem ama bana Lee Beom Soo'yu hatırlatıp duruyor. Tavırları, mimikleri hatta konuşurken kullandığı ifadeler... Lee Beom Soo hayranı biri olarak da bu beni oldukça memnun ediyor tabii.

Dizideki küçük kıza bayıldım resmen. Çok güzel oynuyor.
Tabii Sung Yuri'nin gençliğini canlandıran Kim So Hyun'u da es geçemem. Yine döktürmüş.




Konu karışık işleniyor. Cidden ortada bir sır var ama hala çözemedim. Bu gizem nedeniyle insan bir bölümü izleyip bitirdiğinde hemen diğer bölüme geçmek istiyor. Meraktan bir günde 4 bölüm izledim yani bu zaman kıtlığımda.

Sizlere de tavsiye ederim. En azından bir şansı hak ediyor dizi. Klasik konulardan biraz uzaklaşmak adına izlenebilir. Çok fazla dram yoktu şimdilik. Birçok sahnesinde de güldüm.
Hem merak ettiriyor, hem güldürüyor, hem de hüzünlendiriyor.

Fragman da ekleyeyim. Diziyi Türkçe izlememizi sağlayan çevirmenler "homosapiens, Sophia, Bushess"a da teşekkürlerimi sunuyorum.