Hemen filmin konusu ve genel bilgilerini verip düşüncelerime geçeceğim.
Konu:
İkisi de henüz 17 yaşında olan genç bir çift bebekleri olacağını öğrenir. Çift tedirgin olur, her zamankinden daha hızlı atan kalpleriyle ilk çocuklarının doğumunu beklerler. Sonunda güzel bir oğulları olur. Çift, adını A-Reum koydukları çocuklarının "erken yaşlanma" denilen, erken yaşta yaşlı biri gibi görünmesine neden olan nadir bir genetik bozukluğu olduğunu öğrenir. A-Reum, okumayı ve yazmayı seven 16 yaşında bir çocuk olur. Ancak zihnen 16 yaşında olmasına rağmen yaşlı bir adam gürüntüsündedir. Ayrıca kendi yaşındaki bir kıza ilgi duymaya başlar.
Kim Ae Ran'ın 2011'de yayımlanan "Doogeundoogeun Nae Insaeng" adlı romanından uyarlanmıştır.
Yönetmen: E J-Young
Yazar/Senarist: Kim Ae Ran (roman), E J-Young
Yayın tarihi: 3 Eylül 2014
Tür: Romantik, Aile, Dram
Süre:117 dakika
Yapım Şirketi: Zip Cinema
Dil: Korece
Ülke: Güney Kore
Filmi övüp öyle yere göğe sığdırmayacağım. Çünkü öyle duyguları doruk noktasında yaşatan bir film değil. Konu buna çok elverişli gibi duruyor olsa da filmin işlenişi bu yönde ilerlememiş. Anladığım kadarıyla öyle bir dert de yoktu film çekilirken. Çünkü oldukça sıradan ve bizden bir hikaye anlatmaya çalışmışlar. Evet, bahsi geçen hastalık oldukça nadir görülen bir hastalık ama sonuçta yaşanılan duygular aynı. Her anne-baba çocuğunun ölümcül bir hastalığı olduğunu bilse aynı şeyi hisseder, aynı davranır. Sonunda ölüm yokmuşçasına ellerinden geleni sonuna kadar yaparlar. Flmde de her anne-babanın çocuğu için ne fedakarlıklar yapabileceği anlatılmış.
Oyuncular çok iyiydi, hepsi hakkını vermiş rolünün. Kang Dong Won ağladığında ben de otomatikman ağlama moduna geçiyorum, çok içten geliyor bana ağlaması. Bu filmde de sık sık gözlerimi doldurmayı başardı. Zaten filmde anneden çok baba figürü işlenmiş gibiydi. Çocuğun erkek olması ve babasına özenmesi de bunda etkili olmuş olabilir tabii.
Film; çok doğal, içten, samimi, yalın ve gerçek hayattantı. Fazla beklentiye girmeden izlediğinizde yüreğinize dokunacağına eminim. Kesinlikle değerini bilmemiz gereken sağlık ve aile olgusunu vurguluyor biraz da.
Genelde, hasta olan çocuğun duyguları üzerinden giden bir film olduğundan zaman zaman durağanlaşıyor film, fakat böyle konusu olan bir filmden de pek atraksiyon beklenmez herhalde.
Birbirine destek ve güç vermek için güçlü durmaya çalışan anne-baba ve çocuk üçlüsünün durumu sunuluyor bize. Aşırı tepkiler yok filmde, belki de filmi durağan yapan budur. Yani şöyle kuvvetli bir bağırarak ağlama sahnesi falan olsaydı daha fazla etki bırakabilirdi ama işte o zaman da "bizden" bir hikaye olmaktan çıkardı film. Kaçımız bir hastalık ya da ölüm karşısında dizi-filmlerdeki gibi bağırıp böğürerek ağlıyoruz ki... İçten yanıyoruz biz çünkü. Dışarıya "iyiyim" mesajı verip kendimizi olabildiğince sıkıyoruz. Filmde de bu işlenmiş aslında.
Özetle filmi fazla beklentiye girmeden izleyin, içinizde hissedin, yer yer duygulanın hatta birkaç damla gözyaşı dökün, yüreğiniz cız etsin ve bazı şeylerin değerini daha iyi anlayın.
- Dae Su, çocuğumuz nasıl olsun istersin?
- Bilmem ki, benim gibi atletik yapılı mı olsa?
Yoksa senin gibi müzikte mi iyi olsa? Ya sence?
- Herkesin seveceği biri olsun...
- Mira, şimdi düşündüm de sağlıklı olsun da başka bir şey istemem.
Fragman niyetine güzel şarkı eşliğindeki şu MV'yi ekliyorum. Çok hoşuma gitti benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder