Jeong-ju, 30 yaşında ve mutsuz bir kadındır. Mutsuzluğunun sebebi olarak lisede beraber olduğu ve bugün ünlü bir pop starı olan Jo Hani'yi suçlamaktadır. Jeong-ju'ya göre bu hayatının en büyük hatası ve dönüm noktasıdır. Bir gün mucizevi bir şekilde kendisine geçmişe dönüp her şeyi değiştirme şansı verilir. Artık akıllandığını düşünmektedir ve birdenbire kendisini 10 yıl önceki kendisine hayati öğütler verirken bulur.
Oyuncuları LBS hariç ilk kez izledim sanırım. Hepsi de hakkını vermiş rolünün, hiçbiri sırıtmamış. Böyle hem gençlik hem de yetişkin hallerinin işlendiği yapımların hoş bir havası oluyor. Oyuncuları da bu geçiş aşamasında oldukça beğendim ben.
Filmde işlenen konuya benzer olarak daha önce Marry Him If You Dare dizisini izlemiştim.
Fakat daha önce çekilmiş olmasına rağmen gerek işleniş olarak gerekse de finaliyle bu filmi daha çok beğendim.
Birçok kişinin "Şimdiki aklım olsa" lafını kullandığı çok olmuştur eminim. Tam o anda, o zaman verdiğim kararı değil de başka bir kararı verseydim her şey çok daha iyi olabilirdi diye düşünürüz bazen. Oysaki bu filmde de anlatılmaya çalışıldığı gibi kaderimizi ne yaparsak yapalım değiştiremiyoruz. Aynı olayı defalarca kez tekrar yaşasak da sonunda vereceğimiz karar yine aynı yolu seçmekten geçiyor. Çünkü bizi biz yapan verdiğimiz o kararlar. Peki ne yapmalıyız? Cevap çok basit: "Asla pişman olma!"
Evet; verdiğimiz kararı verdik, yaşadığımız şeyi yaşadık, geleceğimiz noktaya geldik. Geçmişe takılıp "keşke" demek yerine verdiğimiz kararlardan çıkarmamız gereken dersleri çıkarmalı, artık çok geç diye düşünmeden bugünümüzde neler yapabileceğimize yoğunlaşıp elimizdeki anı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Olmuşla ölmüşe çare yoktur ama olacağa çok çareler bulabiliriz. Belki hayatı mükemmel yaşayamayız ama elimizdekilerin kıymetini bilerek ilerisi için sağlam adımlar atabiliriz.
Her zaman kendimize, demek ki gidebileceğim en iyi yol bu yoldu demeliyiz. Şimdi geçmişe dönsek ve keşke o kararı vermeseydim dediğimiz bir şeyi değiştirsek şimdiki halimizden daha iyi bir yerde olacağımızı nereden bilebiliriz ki? Sonuçta hayat yaşadıkça deneyim kazandığımız, olumsuzluklardan ders çıkartıp olgunlaştığımız bir yer. Düşe kalka öğrendik, öğreniyoruz, öğreneceğiz.
Kısacası; düşmemek için çabalayın ama düşmekten de korkmayın. Olur da düşerseniz düştükten sonra kalkmak için gereken azim sizde olsun yeter.
Böyle filmleri umut aşılayıcı oldukları için çok seviyorum. Tamam; gerçek dışı, tahmin edilebilir, herkesin bildiği ve sık sık söylediği şeyler bunlar. Fakat unutuyoruz, aklımızdan çıkartıp ister istemez geçmişe takılıyoruz. İşte böyle anlarda, hele ki tam da umutsuzluğa düştüğünüz, biraz cesarete ihtiyaç duyduğunuz bir anda böyle bir film izlemek insana enerji veriyor. Yine tam zamanında, tam ihtiyacım olan şeyi anlatan bir film izlemenin mutluluğuyla yazıma son veriyorum. Siz de bir ara şans verin derim. Teşekkürler Lee Beom Soo.
Fragman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder