The World of Silence da bu noktadan yola çıkarak yüreğimize dokunacak bir hikaye sunuyor bize.
Filmin ana teması kimsesiz çocuklar. Çektikleri yalnızlıklar, uğradıkları tacizler, kendi sessiz dünyalarındaki yalnızlık... Onlarınki gerçekten sessizlik.
İnsanların zihnindekileri hissedebilen biri olan Jung Ho, annesi komada olduğu için ona emanet edilen küçük kız Soo Yeon ile yaşamaya başlar. Jung Ho çok az konuşan soğuk biridir. Fakat zaman geçtikçe Soo Yeon'la aralarındaki bağ gelişir ve onu korumak için uğraşır.
Öte yandan kimsesiz küçük kız çocuklarını kendine hedef seçip öldüren ve bir türlü bulunamayan katilin sıradaki kurbanının Soo Yeon olduğunu düşünen polisin amacı ise katili yakalamak ve Soo Yeon'u korumaktır.
Film, adı gibi sessiz başlayıp öyle devam ediyor. Beklediğimden daha durağan ilerlese de bir saniye bile sıkılmadım. Ben de o sessizlikte kaybolup gittim.
Jung Ho ve Soo Yeon arasında oluşan o saf bağlılığı, birbirlerini kabullenişlerini izlemek gerçekten güzeldi. Zaten filmde de iki yalnız insanın birbirlerine yoldaş olması işlenmek istenmiş bir nevi.
Bunun yanı sıra filmde katil kim sorusu sürekli kafanızı kurcalıyor. Herkesten şüpheleniyor, bağ kurmaya çalışıyorsunuz ama nafile. Sanırım katili doğru tahmin eden çok az kişi çıkacaktır.
Tabii bir de bir fedakarlık sahnesi var ki sormayın... Sonuç olarak yürek burkan, içimize oturan, mutlaka izlenmeli dedirten bir film çıkmış ortaya. Sulu gözlü iseniz ağlamanız da olası.
Bundan sonra afişini bile görsem içimi acıtacak bir film oldu benim için. Çok dokundu...
Bundan sonra afişini bile görsem içimi acıtacak bir film oldu benim için. Çok dokundu...
Kim Sang Kyung ismini görüp izlemeye karar verdiğim filmde kendisi yine başarılı bir oyunculuk sergilemiş, bu adamı izlemeyi gerçekten seviyorum. Diğer oyuncular da oldukça iyiydi.
İlk fırsatta bir şans verin derim. İzlemekte geç kalmışım ben, en azından siz yol yakınken hemen izleyin.
Fragmansız olmaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder